Beşiktaş son 23 gündeki 7.resmi maçını dün gece Gaziantepspor karşısında oynadı. Yani Siyah-beyazlı ekip 10 Eylül-3 Ekim tarihleri arasında 3,43 günde bir maç oynamış oldu. Bu 7 maçın 4 tanesini deplasmanda oynadı Beşiktaş ve bu 4 deplasmanda oldukça zordu. Eskişehirspor, Bursaspor, Stoke City ve Gaziantepspor deplasmanları. Hiçbir teknik adam böyle bir seriyi üst üste oynamak istemez. Beşiktaş bu 4 deplasmanda 1 galibiyet 1 beraberlik 2 yenilgi aldı ve 4 puan topladı. Oyun olarak ise bu 4 puanı bile hak etmedi. Deplasmanda 4 puan alan Beşiktaş sahasında ise 3'te 3 yaptı. Sonuçta puan tablosuna bakarsanız 5.hafta sonunda Beşiktaş ezeli rakibi Galatasaray ile aynı puanda, Fenerbahçe'nin ise 3 puan gerisinde. Uefa Avrupa Liginde ise 3 puanla 2.sırada. Tabloya böyle baktığınız zaman KAĞIT ÜSTÜNDE Beşiktaş'ın performansı normal sayılabilir. Benim takıldığım nokta ise başka.
Maç sonunda şöyle düşündüm. Carvalhal'a karşılaşma oynanmadan önce İstanbul'dan gelme maç berabere kabul ediyormusun? diye sorsalar kesin "evet" derdi. Maç boyunca Beşiktaş sanki üç büyüklerden biri değilmişte Süper Lig'in iyi kadrosu olan bir takımı gibi oynadı. Maça ağırlını koyan, büyüklüğünü hisettiren tek isim vardı: Rüştü. Gaziantepspor karşısında maçın başından sonuna kadar her ihtiyaç duyulduğunda sahneye çıkan isim Rüştü'ydü. Gaziantepspor'un teknik direktör değişikliği nedeniyle istekli başlayacağı belliydi. Dolayısıyla Beşiktaş takımından en çok iş düşecek bölge savunma olacaktı. Gerçekten Gaziantepspor baskı kurmak istedi, istek vardı ama oyuncu yapısının elverdiği kadar yüklendiler. Kırmızı kartların gelmesiyle daha da istediler ama her seferinde tecrübeye takıldılar. Beşiktaş'ta sazı eline alması gereken iki isim nerdeyse sahada yok gibiydi. Bu oyuncular Simao ve Fernandes. Simao benim için bu sezon tam bir hayal kırıklığı oldu. Geçen sezonun 2.yarısında gelen yıldız, sezon sonuna doğru form tutmuştu bu sezon için umut vaadetmişti. Fakat bir vites daha ileri gideceğini düşündüğüm Simao 1 vites gerilemiş durumda. Fernandes ise başka bir terane. Maç boyunca orta sahada topu doğru kullanmak bir yana, yakınından geçen rakiplere bile lütfedip müdahele etmedi. Zaten Necip ve Aurelio kreatif yönleri olmayan isimler o zaman iş Mustafa Pektemek ve Holosko'nun yapacağı koşulara ve hatalardan doğacak fırsatlara kaldı. Gerçekten de ilk yarıda Dany'nin hatasında net pozisyon Holosko'nun ayağına kadar geldi ama gol olmadı. Şimdi düşündürücü taraf şu; koskoca Beşiktaş deplasmanda işini şansa mı bırakıyor. Madem bu kadar yıldız geldi bir zahmet maça ağırlıklarını koysunlar, yok yorgunlarsa alternatif isimler oynatılsın o da yok. Guti İstanbul'da kalmış, Quaresma kampa gitmiş, forvet Almeida sakat. Simao ve Fernandes ise formsuz. Hal böyle olunca Gaziantepspor deplasmanında 1 puana seviniyorsunuz Şimdi nerde kaldı bu takımların büyüklüğü. Büyük takım deplasmana gider, oynar kısmetler ayağına kadar gelir atar veya azamaz, goller kaçar top çarpar girer..vs sonuçta kazanamazsınız 1 puana razı olursunuz ama en azında oynarsınız. Quaresma'nın milli takıma gitmesi talihlisizliğinden tutun, transfer politikasındaki hataya, teknik direktör seçimindeki sıkıntıdan tutunda iyi yerli oyuncu eksiğine kadar yönetimin kusurları inanılmaz. Beşiktaş taraftarının önemli bir kesimi bu yabancı transferleri ile belki mutlu oluyor ama beyhude zaferlerle avutuluyorlar. 100.yıl başarısından sonra 8 sezonda 1 şampiyonluk alınmasının nedeni de budur. Takım olmak, jenerasyon yakalamak, omurgayı oluşturmak, iyi yerli-milli oyuncu transfer etmek/yetiştirmek, teknik adam istikrarı yakalamak gibi kavramlar Beşiktaş'a ters :) Gaziantepspor'a gelirsek; bu akşam sahanın kenarında Tolunay Kafkas mı vardı yoksa 96 Trabzonspor takımından arkadaşı Abdullah Ercan mı vardı pek fark etmedi. Takım baskı kurmak istiyor ama öne onyanan orta saha oyuncuları yok. Wagner'i Tolunay hoca anlata anlata bitirememişti ama yaklaşık 20 maçta izledik pek etkisini göremedik. Evet teknik bir oyuncu ama sonucu değiştiremiyor. Geçen sezon rüya gibi sezon geçiren Olcan-Cenk Tosun ikilisinin performansı takımın defolarını örtmüş. Tolunay hoca kısıtlı bir kadro ile mücadele etmek isteyince teknik adam değiştirseniz de oyun pek değişmiyor. Takımın acil bir forvet alması lazım. İstatistikler ortada: 2 golle Gaziantepspor ligin en az gol atan ekibi. Gaziantepspor'un akınları etkileyen iki isim Popov ve Sosa. Onlarda bir yere kadar. 4-2-3-1 sisteminde forvet arkası oynayan oyuncunun takımı iyi yönlendirmesi lazım. Açıkcası ben Abdullah hocanın yerinde olsam sol bek Ivan'ı bu bölgede denerdim. Çünkü takımın en teknik, en kendinden emin, en topu bilen oyuncusu Ivan de Souza. Son sözümde Necip Uysal hakkında. 1991 doğumlu oyuncu 2 sezondur Beşiktaş gibi bir takımda bolca forma giyiyor. Çıktığı günden beri hem yorumcu arkadaşlar hem de Beşiktaş taraftarı Necip Uysal'ı yere göğe sığdıramıyor. Hatta A Milli takıma bile çağırıldı Necip. Fakat ben maç boyunca Necip Uysal'ın ne hücum alanında ne de savunma anlamında etkisini göremedim. Galatasaraylı Emre Çolak, Fenerbahçeli Gökay Iravul hatta son gözde M.P.Antalyasporlu Emrah Başsan bile Necip kadar fırsat bulamıyor ama oynadıkları zaman "bu oyuncularda iş var" diyorsunuz.Fakat Necip'te bir türlü bu ışığı göremedim. Tabi ki genç oyuncular çıksın, forma bulsun, oynayıp tecrübe kazansınlar ama forma giyen isimlerde kendilerini geliştirsinler üstüne koysunlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder