7 Ekim 2011 Cuma

"Büyük" Değilmişsin

Maçtan önce bir yazı yazdım. Ancak yayınlamaktan vazgeçtim. Sadece sosyal paylaşım hesabımdan Ey Guus Hiddink bugün "Büyük" olduğunu gösterme günüdür. Neden özel olduğunu neden bu kadar maaş aldığını ispatlama günüdür diye bir başlık yayınladım. Bugün belki Hiddink beni yanıltır, eskisi gibi "Büyük" olduğunu gösterir ve Almanya karşısında (kaybetse bile) top oynatır diye düşünüp kayıdı yayınlamadım. Çünkü Hiddink'in başarılı olacağına inanıyordum. İşte diyordum, Milli takımın başına gelebilecek en iyi hocalardan biri geldi. Hem milli takım kariyeri, kulüp takım kariyerinde daha ileride bir hoca. Rusya ile Euro 2008'de (rüyalarında görürler bir daha) yarı final, 32 yıl sonra Dünya kupasına katılan Avustralya'yı (play-off'ta Uruguay'ı eleyerek) gruptan çıkarma, Güney Kore ile Dünya kupasında yarı final..vs 2008-09 sezonunda zorda kalan Chelsea'yi getirdiği nokta. (Chelsea ile 23 resmi maçta sadece 1 kez kaybetti, FA Cup aldı, Şampiyonlar ligi yarı finalinde son saniyede Iniesta golü gelmese final ve belki de kupaya uzanacaktı) Barcelona'yı son dönemde durduran 2 hocadan biri.
Hiddink'in gelmesiyle kafamda kurgular yaptım. Duran toptan/kolay gol yeme hastalığımız teşhis edip tedavi eder, ayrılması gereken oyuncular ayrılır, yeni yetenekler kadroya girer, kollektif oyun anlayışı gelir...vs Fakat geride kalan döneme bakıyorum düşündüklerimin yarısı bile gerçekleşmedi. Taksime yakın Kasımpaşa stadında ve Olimpiyat stadında maç izleyen, bazen derbilere gelen, Hollanda da kurduğu ofisten başka bir ülkenin ulusal milli takımını yöneten, kariyeri açısında endişe etmeyen bir portre çizdi Hiddink. Kuralar çekildiğinde Almanya ve Belçika ile aynı grupta olmaktan pek mutlu olmamıştım. Fakat Hiddink yönetimindeki takımın 2.sırada yer almayı garantileyeceği, Almanya karşısında ise kafa kafaya oynayacağını düşünmüştüm. Tıpkı 2010 Dünya Kupası elemelerinde grubumuzda yer alan İspanya karşısında 2 maçta da oynadığımız gibi. Şuanda geldiğimiz nokta şu: son maçlara 3.sırada çıkıyoruz. Rakibimizin Almanya karşısında puan kaybetmesini, bizimde iç sahada Azerbaycan'ı yenmemiz (Belçika yenilirse beraberlikte yeter) gerekiyor. Baktığınız zaman %90 gerçekleşecek bir senaryo. Fakat benim kafama takılan nokta şu: Madem bizim milli takım son maçlara bu senaryo ile girecekti, madem Almanya karşısında 2 maçta da varlık gösteremeyip yarım düzine gol yiyecekti, madem oyunumuz/oyuncumuz üstüne koyacağına geri gidecekti neden biz Hiddink'i takımın başına geçirdik? Neden bu kadar ağır kontratlara imza attık? Çok net biçimde söyleyeyim; yardımcı teknik direktör Oğuz Çetin, hatta Süper Lig'den herhangi bir teknik direktörde bu grupta 14 puan toplardı. Sadece Azerbaycan ve Kazakistan'ı içerde-dışarda yenseniz 12 puan ediyor. Maça gelirsek. 90 dakika boyunca ne oynadığımızı anlayan varsa gelsin bana anlatsın. Berabere kalmak için maça çıktıysak o zaman orta sahayı Sabri ile dinamik hale getirmek yetmez, sert oynamak lazım. Maç boyunca yaptığımız faul sayısı 8. Turnuvaya gitmesi garanti Almanya'nın ise 11. Orta sahada oyun kuramayan 3'lü, savunmada da sert değil. Ha birde bu orta saha içime sinmiyor. Koskoca ülkede, hatta gurbetçileri de sayarsak koskoca milli oyuncu havuzu içinden Aurelio-Sabri-Selçuk orta sahası mı çıkar. Eminim bu bölgede oynayan tüm müstakbel oyunculara bu durum koymuştur. Yani Aurelio oynayacaksa Sabri oynayacaksa ve böyle kaybetceksek Necip Uysal-Gökay Iravul-Emre Çolak oynasın orta sahada yine yenilelim ama bari çocuklar tecrübe kazansın. Orta saha evlere şenlik, hücum hattında sadece Hamit üst düzey. Ne Arda ne Burak daha hala rakibin seviyesinde değil. Bizim Hamit gibi oynayan 11 oyuncuya ihtiyacımız var. Rakip makina gibi ortadan gelmeseler uzun ve ters toplarla etkili oluyorlar. Öyle alışmışlarki 30.dakikada sonra ortadan kısa pasları bıraktılar, diagonal ve ters-uzun paslara yöneldiler. Kalecileri Neuer bile 2 top attı 2 golünde başlangıcı oldu. Hele 2.golde ayağının dışıyla öyle bir pas attı ki kulübedeki Oğuz Çetin'e nazire yaptı. Mesut-Klose gibi ilk 11'in 2 banko oyuncusu yerine Götze-Gomez ikilisi görev yaptı. Değişiklik olmadı. Makine düzeninde işleyen takım özellikle Müller önderliğinde 3 puanı aldı. Çünkü altyapıdan yetişmeyen oyuncuyu A takıma kolay kolay almıyorlar. Jenerasyonu genç milli takımlardan hazırlıyorlar. 26 yaşındaki Podolski milli takımda 90.maçına çıkıyor, bizde Rüştü Reçber-Hakan Şükür-Bülent Korkmaz gibi dev isimler 100 maç oynadı diye plaket alıyor :) Sözü gelmişken Almanya'nın kupa kazanma zamanı geldi. 2010 Dünya kupasında 3.cü oldular, 2008'de finalde İspanya'ya kaybettiler. 2006'da 3.cü oldular, 2002'de finalde kaybettiler. Jenerasyon artık hazırlandı: Schweinsteiger, Lahm, Klose, Podolski önderler. Euro 2012'de çekişmenin 3 tane istim üstünde takım arasında geçeceğini düşünüyorum. İspanya, Almanya ve Hollanda. Bu 3 takım gruplarda henüz puan kaybetmedi. Son hafta maçlarında da puan kaybetceklerini sanmıyorum. Bu 3 takım arasında sıra Almanya'ya geldi. Euro 2012'i favorim panzerler olacak.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder