29 Ocak 2010 Cuma

Yeteeeer!!! Beşiktaş Taraftarı Yeteeeer!!!

Beşiktaş 18.Haftanın açılış maçında Antalyaspor'u deplasmanda 1-0 yenmeyi başardı. Maçın taktik teknik yönünü irdelemeyeceğim. Beşiktaş böylece en son 29 Kasım tarihinde yine deplasmanda Sivasspor'u 1-0 yendikten sonra Süper Lig'de ilk kez 3 puan aldı. İlginç bir istatistik var spor medyasına tarafımdan ulaşıtırılan. Beşiktaş bu sezon İstanbul dışında oynadığı 6 lig maçında da yenilmedi. Siyah-beyazlı takım 4 galibiyet(Antalyaspor, Sivasspor, Eskişehirspor 1-0, Trabzonspor 2-0) 2 beraberlik (Gençlerbirliği 0-0, Manisaspor 1-1) almış. Diğer 3 deplasman maçında 1 hükmen kazanılmış, 1 tanesi İstanbul Atatürk Olimpiyat stadında B.Belediyespor ile 1-1 berabere kalınmış, 1 tanesinde de Galatasaray'a Ali Sami Yen'de 3-0 kaybedilmiş.
Şimdi tabloya bakıyoruz. Trabzon, Eskişehir ve Sivas deplasmanları hem seyirci, hem rakip, hem de saha şartları açısından oldukça sıkıntılı ama 9 puan cepte. Antalya deplasmanı rakip açısından dertli (en son Fenerbahçe'yi kupada 4-2 yendiler)ama 3 puanda ordan geldi. Gençlerbirliği, Manisaspor ve B.Belediyespor maçlarından alınan 1'er puanda makul. Toplamda deplasmanda oynanan maç 9 alınan puan 18 Yani maç başına 2,00 ortalama. Geçen sezon ligin deplasmanda en iyi takımı Trabzonspor 17 maçta 33 puan almıştı. Ortalaması 1,94 yapıyor. Beşiktaş bu sezon daha iyi yapmış gayet güzel. Peki Beşiktaş şuanda kaçıncı sırada. Hemen söyleyelim 5.sırada puanı 35. Deplasmanda 2,00 puan ortalaması olan takım neden 5.sırada çünkü iç sahada 9 maçta 17 puan almış hemde lideri yenmesine rağmen. Lider Fenerbahçe sahasında 24 puan hemen ardında bulunan 2.sıradaki Galatasaray'da evinde 24 puan almış. Demekki sorun nerde! Beşiktaş'ın iç sahada oynadığı maçlarda. Beşiktaş zaten kadro kalitesi olarak oyunu kontrollü oynayabilen iyi orta saha oyuncuları ve savunma hattı ile kolay kolay gol yemeyen bir takım. Haliyle deplasman maçları için uygun. Hele ki golcü Bobo formda ise o gün tamam. Asıl Beşiktaş'ın yapması gereken iç sahada maçları nasıl kazanacak. Beşiktaş sahasında Fenerbahçe'yi 3-0 geçip 8 maç üst üste kazanma serisi yakaladığı ardından deplasmanda Manchester United'ı yendiği dönemde şöyle bir laf etmiştim. Beşiktaş için kahır günleri başlıyor diye Bunu neden söyledim? çünkü artık Beşiktaş her maça favori çıkıyordu. Ancak Beşiktaş'ın kurgusu baskılı oynamaya yönelik değil. İşte Beşiktaş'ın bu sorunu halletmesi lazım.
Başlığımda anlatmak istediğimde aslında şu: Sayın Beşiktaş taraftarı artık kongrede sona eriyor. Başkan kim olursa olsun bu takımı sonsuz desteklemek lazım. Deplasmanda alınan puanlar oldukça iyi, iç saha performansının artması gerek. Bunun için Beşiktaş'ın içerde rakiplerine sadece futbolla değil her alanda baskı kurması lazım. Beşiktaş tribünleri bunu layıkıyla yapar. Örneğin Liverpool maçı gibi. Birkaç lafımda hadim olmayarak sayın Mustafa Denizli'ye. Bence bugün sahaya çıkan takım ve diziliş Beşiktaş'ın oynaması gereken sistem. Bu sistem ısrar edilmelidir. Oyuncular birbirine alışmalı ve "Takım olma ruhu" geri dönmelidir. Bu takıma İbrahim Toraman yerine Ferrari, Nihat yerine Holosko eklenirse daha başarılı olacaktır Tabata'da bu bölgede biraz daha ısrar edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bugün ilk yarı özellikle bayağı etkili oldu. Penaltı kararı gerçekten ağır oldu. Ancak maçın genelinde 1-0'a kadar Beşiktaş daha etkindi. Golden ve değişiliklikten sonra Antalyaspor bastırdı ama golü atamadılar. İlk yarıda Bobo ve Tabata, 2.yarıda Fink ve Holosko Beşiktaş'ın iyileriydi. Antalyaspor'a gelince. Ben bu takımdan zevk alıyorum. Kadro güzel oyun mantalitesi güzel. Antalyaspor bu sezon sadece büyüklere sürpriz yapamadı. Belki kupada seslerini duyururlar.

27 Ocak 2010 Çarşamba

Bu Sene Kupanın Adını İyi Bulmuşlar: Ziraat Kupası! 19 Mayıs Stadında Ancak Tarım Yapılır Zaten Patates İyi Yetişir :)

Ziraat Türkiye Kupası grup maçları nihayet sona erdi. Fenerbahçe, Antalyaspor, Galatasaray, Trabzonspor, Bursaspor, Denizlispor, B.Belediyespor ve Manisaspor çeyrek finalist oldular. Fastfood gibi bugün kura çekimi yapılacak ve haftaya çeyrek final ilk maçları oynanacak. Açıkcası son 5 sezondur gruplu oynanan statüyü hiç sevmedi. Dünyada sanırım Portekiz Lig Kupası hariç gruplu oynanan kupa statüsü yok.Kupa Demek Sürpriz Demek.Her zaman böyle olmuştur ancak işin içine sponsor girince böyle oluyor demekki. Sponsor demişken kupanın yayıncısı TRT'nin halka açık kanaldan maç yayını yapmasının zorluklarını bizzat tecrübe etti bugün. Trabzonspor-Orduspor maçı TRT-3 tarafından naklen yayınlanacaktı ancak TBMM çalışmalarının uzaması nedeniyle yayın yapılamadı,2.yarının ortalarında TRT-4 ile çözüm bulundu. TRT bu tip yayınlardan çok bence Dünya Kupası, Avrupa Futbol Şampiyonası gibi gelenek olmuş turnuvalara yatırım yapmalı.
Gelelim Ankaragücüspor-Galatasaray maçına. Öncelikle Ankara 19 Mayıs stadının zemini patates tarlasından beter. Tam Ziraat'lık "kupa maçı iyi oynanır yani :)" Üstüne üstlük özellikle 2.yarı baş gösteren kar zemini iyice berbat etti. Galatasaray yarı yedek kadrosu ve 3'te 3 yapmanın rahatlığı ile rölantide oynadı. Ankaragücüspor'un ise kazanması lazım ama nerdee. Takımda Bilal Kısa hariç yaratıcı bir tane oyuncu yok. Aslında var ama yedek kulübesinde; Aydın Karabulut. Özellikle ilk yarı iki takımın kaleye 2'şer şutu var Galatasaray hiç isabet sağlayamamış, Ankaragücüspor ise sadece 1 kez. Koskoca 45 dakikada futbol adına 1 hareket var. Vayy Digitürk'ün ödediği 321 milyon dolar vayy. Zemin kötü, takımlar çok kötü, taraftar kavga etmekle meşgül, maçın önemi (statü) yok denecek kadar az. Şimdi futbolumuzun geldiği noktayı görünce sayın Karamehmet'i kutlamak gerektiğini düşünüyorum.
Tekrar maça dönersek 2.yarıda Ankaragücüspor 3-4 etkili atak yaptı. Galatasaray'da Jo Alves'in oyunda bulunduğu dönemde etkili olmaya başladı. Ancak şunu söylemem gerek bu Emre Çolak Türk futbolu için büyük fırsat! Top genç adamın ayağına çok yakışıyor. Sergen Yalçın-Emre Belözoğlu ortak yapımı :) üzerine düşülmeli hem Galatasaray hem de A Milli takım için kazanılmalı. 45 dakikada Denizli Belediyespor maçında izlediğimiz oyuncuyu bu sefer 90 dakika Süper Lig takımına karşı seyrettik. Açıkcası hem oyun kuran-iş bitiricilik yapan hem de rakibini kovalayan bir AMC (menajerlik oyunu tabiriyle merkez atak ortasaha oyuncusu) bulmak kolay değildir. Emre maç içinde hem rakibini kovaladı hem pres yaptı hem de yeri geldi faul yaptı. Yani oyunun 2 yönünü de oynamaya çalıştı. İzlerken keyif aldım. Umarım daha çok fırsat bulur, şımarmadan eksiklerini giderip büyük oyuncu olur. Oğuz Sabankay, Aydın Yılmaz ve Serdar Eylik bu fırsatları değerlendiremedi inşallah Emre Çolak iyi kullanır. Bu arada Galatasaray kulübü ve Frank Rijkaard'ı kutlamak lazım. Bir yandan oyuncu transferi yapılıyor, bir yandan genç oyuncular kazandırılıyor. Bravo emeği geçen herkese! Emre, Serdar, Berkin, Çetin, Sinan benim hatırladığım bu sezon süre alan altyapı yıldızları..Galatasaray bu misyonu yıllardır devam ettiriyordu bu sezon daha da geliştirdiler. Ezeli rakiplerine göre bu konuda bariz üstünlükleri var.

25 Ocak 2010 Pazartesi

18.Haftanın Ardından SÜPER! Lig

Süper Lig'in 18.haftası yoğun kar altında oynanmaya çalışıldı. Oynanan 6 maçta deplasman takımlarının maç kazanamadığını hatta biri hariç öne bile geçemediğini görüyoruz. Hatta oynanan 6 maçın 5 tanesinde ilk yarı 0-0 berabere sona erdi. Bu istatistikte gösterdiği gibi takımlar 2.yarıya iyi başlamak en azından yenilmemek adına sahaya çıkmıştı. Bence haftanın takımları Fenerbahçe ve Diyarbakırspor, Haftanın oyuncuları ise Guiza, Umut ve Caner oldu. Bu hafta büyüklere karşı oynayan takımlar Denizlispor, Sivasspor ve Gaziantepspor ise ligimizin kalitesi konusunda bariz bir sıkıntı olduğunu gösterdi. Fenerbahçe'nin özellikle 2.yarı baskısı ve 1-1'den sonra maçı bırakmaması, ağır zeminde mücadelesi şampiyonluk yolunda sarı-lacivertli takımın hala en avantajlı ekip olduğunu işaret etti. Lig Tv özetlerinden izlediğimiz kadarıyla Diyarbakırspor takımı da haftaya damga vurdu. Mali sıkıntılar, takımdan ayrılan oyuncular, Ziya Doğan'ın sözleşme gerğinliği ve yeni transferleri alt alta koyunca Ankaragücü deplasmanında Diyarbakırspor'un puan alması zor görünüyordu. Ancak 2.yarıda Ziya Doğan'ın talebeleri maçı kazanacak 4-5 pozisyon buldu. Hazırlık maçı bile yapamayan bir takım Ankarasporgücü karşısında bu kadar etkili oynaması biraz düşündürücü. Teknik Direktörünüz Roger Lemerre ve 40 küsür topçunuzda olsa takım olmak başka bir şey işte. Aslına bakarsanız sarı-lacivertli takımın "Ankaragücüspor ve Ankara Büyükşehir Belediyesi olarak futbola verdiği rahatsızlıktan dolayı özür dileriz" pankartıyla çıkmasını ister oldum.

Son zamanlarda çok eleştirilen Umut ve Guiza, 2010 yılına fırtına gibi girdi. Her iki oyuncuda 2010 yılında oynadıkları tüm maçlarda gol buldu. Umut 3 maçta 6 gol, Guiza 3 maçta 3 gol atarken özellikle Umut maç boyunca çok etkili oldu. Alanzinho ve Engin'in yaratıcılığı Umut gibi savruk bir oyuncuyu bile bu hale getirdi. Guiza ise özellikle Gökhan Ünal girip hücumda takım çoğalmaya başlayınca klasını konuşturdu. Galatasaray'ın sol açığı Caner de maça ağırlığını koydu. Rusya'da kaldığı dönemden midir nedir? karlı zeminde sanki daha iyi oynuyordu. Caner'in dışında Elano artık giderek takıma alıştı ve oynamaya başladı. Lucas Neill sanırım Galatasaray'ın aradığı oyuncu! Servet'in yanında sakin, topu ayağa oynayan ve tecrübeli bir görüntü çizdi. Oyuna sonradan giren Jo Alves için görüş bildirmeyi ise bence ilerki maçlara bırakmalı.

Sonuç olarak Süper Lig'in 2.yarısı fena başlamadı. Ancak yukarıda belirttiğim gibi Denizlispor ve Sivasspor'un işleri zor. Bu oyun yapısı ve kadro ile lig'de kalmaları özellikle Denizlispor için mucize olur. Son 15 yılda ligi 15.sırada bitiren takımların puan ortalaması 36,87 çıktı. Yani Denizlispor'un bu matematikle en az 30 puan alması lazım. Ankaraspor maçı hariç 27 puan demek 9 galibiyet demek. Minimum 7 galibiyet 6 beraberlik alması lazım kalan 15 maçta. HADİ BAKALIM! Hakan Kutlu ve ekibine allah kolaylık versin haftaya da Galatasaray ile oynayacaklar. Sivasspor'da 4 yeni yabancısının uyumunu bekleyecek ve dişine göre takımlara karşı mutlak kazanmayı bekleyecek. Onlarda haftaya Fenerbahçe ile karşılaşacak. Bu halleriyle Manisaspor ve Diyarbakırspor ile boy ölçüşemezler, Ankaragücüspor'da bir şekilde kendi kurtarır! Aslına bakarsanız sayın Ali İpek bu sefer zıplayamadı. Her sene 3-4 teknik adam değiştirmekle ancak bu kadar oluyor. BARİ KADROYU KORUSUNLAR BANK ASYA 1.LİG'DE ESKİSİ GİBİ DEĞİL MAAZALLAH :)