29 Eylül 2011 Perşembe
Kim Koydu Bu Direği Oraya? Cevap: Tony Pulis
Beşiktaş grubunun en zor deplasman maçına gitti. Karşısındaki rakip bu sezon Britannia stadında Chelsea ve Manchester United ile berabere kalırken Liverpool'u yenmişti. Bu 3 takıma 270 dakikada sadece 1 gol attırdı. Zaten rakip yıllardır sahasında böyle sonuçlar alıyor. Geçen sezonda sahasında şampiyonluk yarışı yapan 6 takımdan sadece Manchester United'a kaybetmişlerdi. Stoke City savunmayı ön planda tutan, sert oynayan, fiziksel güçle sonuca giden bir takımdır. Bizim ligimizde İ.B.Belediyespor'a benzettiğim bir takım. Tabir-i Caizse "Pis Takımdır". Son 2 sezonda Tony Pulis savunma kurgusunu oturtunca, ön tarafa önemli transferler yapmaya başladı. Bu proje kapsamında milli oyuncumuz Tuncay Şanlı da vardı. Ancak Tuncay anlaşamadığı ama taraftarlarca çok sevildiği Stoke City takımından kulüp transfer rekoru kırarak ayrıldı. Halen kulüp tarihinin en yüksek bedelle transfer olan oyuncusu Tuncay Şanlı'dır. Bu sezon daha da üstüne koyan Tony Pulis forvete Crouch ve Jerome takviyelerini de yaptı. Geçen sezon gelen Walters, Jones ve Pennant ile zaten takımda olan Etheringhton hücumda takımı sırtlıyorlardı, bu 2 takviye hem havadan hem de kontradan alternatifleri arttı. Böyle bir takıma karşı Beşiktaş'ın gol bulacağını pek sanmıyordum. Duran toptan gelebilecek bir golle Stoke City'nin 1-0 veya 2-0 kazanacağını düşünüyordum. Fakat atladığımız bir durumları vardı. Beşiktaş maçı İngiliz takımının Avrupa kupalarındaki 10.maçı oldu. Dolayısıyla ilk dakikalarda rakip bu tecrübesizliğini yaşadı. Beşiktaş tahminimden iyi oynadı. Yardımlaşma, topa sahip olma, istek ve kalite hepsi Beşiktaş takımındaydı. Hilbert'in golü de harika bir zamanda geldi ama Crouch'un golü aksine çok kötü bir zamanda geldi. Beraberlik golü biraz geç gelseydi Beşiktaş belki altın değerinde 1 puanı veya 3 puanı alabilirdi. Ricardo Quaresma'nın 67.dakikada attığı şut direkten dönmeseydi de aynı durum olurdu. Çünkü kalan zamanda Stoke City 2 gol atacak kadar iyi oynamıyordu. Ah o direği kim koydu oraya :) aslında Tony Pulis koydu. Savunma hattında oynayan 4 oyuncudan Huth 191, Shotton 191, Shawcross 183, Upson 185 cm boyunda. Ortalaması 188 cm. Nerden kaleyi denersen dene illa ki bir yerlerinden sekiyor. Kaleci Sorensen 195, forvet Crouch 201, takımda en kısa adamın boyu 176 cm. Boy ortalaması 185 olan bir takım Stoke City. Biz Süper Lig maçlarını izlerken Egemen gözümüze kalıplı bir adam gibi gelirdi. Stoke City kalesine kornerden kafa vurmaya gidince gördükki adamların yanında çocuk gibi kaldı. Beşiktaş'ın 11'inde en uzun adamı kaleci Rüştü 187cm. Geniş kadroda uzunlar Atınç 196, Almeida 191 ve Sidnei 186 cm ama kadroda yoklar. Dolayısıyla böyle 5-6 tane uzun adamı basketbol tabiriyle boxout etmek, kafa vurdurmamak zor oluyor. Adamlar taçları bile uzun atıp bu avantajı kullanmak istiyor. Zaten yediğimiz iki gol de duran toptan oldu. Yani o direkleri sahaya Tony Pulis koydu ama hareketlilerini :)
25 Eylül 2011 Pazar
Yürüyen Beşiktaş, Fenerbahçe İle Puanları Eşitledi
Sezona Eskişehirspor deplasmanında yenilgi ile başlayan Beşiktaş son 11 gün içinde oynadığı 4 resmi maçını da kazandı. Aslında üst üste 4 maç (3 lig, 1 kupa) kazanan takımda herşey güllük gülistanlık olması lazım ama takımın hali ortada. Haftanın ilk günü Ankaragücü'nü, 4.günü Bursaspor'u son günü Medical Park Antalyaspor'u deviren Beşiktaş puanını 9 yaptı. Beşiktaş böylece bu hafta play-off sistemine geçilse Fenerbahçe ile puanları eşitlemiş olacaktı. Beşiktaş 4,5'tan 5, Fenerbahçe tam 5 puanla play-off maçı oynardı. Sahada yürüyen Beşiktaş'ın 4 haftada 9 puan alması gerçekten büyük başarı!. Maça Q7 ve çetesinden sadece 1 üye (Simao) ile başlayan Beşiktaş hafta içi 3 puanı getiren oyuncusu Holosko'yu da ilk 11'e aldı. Oyuncuların dışında Carvalhal sistemde ufak bir değişiklik yaptı. Maça Eskişehirspor karşılaşmasıyla aynı sistemde çıktı. Veli Kavlak hamlesi maçı kazanmak için yapılmış bir hamleydi. Fakat yine yanlış takıma karşı yapılmıştı tıpkı Eskişehirspor maçı gibi. Sanırım Carvalhal rakip takımları tam anlamıyla tanımadığı için bocalıyor. Medical Park Antalyaspor'u takip eden kime sorarsanız sorun en kuvvetli bölgesinin orta sahası olduğunu söyler. Uğur İnceman-Kerem Şeras-İbrahim Dağaşan üçlüsünden ilk ikisi "box-to-box" dediğimiz oyunun her iki yanında da görev yapabilen oyuncular, İbrahim ise ligin tecrübeli ön liberolarından. Ön taraf oynayan Musa-Necati-M.Eren üçlüsü ise geçen sezon oynayan Tita-Necati-Ali Zitouni üçlüsünden savunmaya yardım konusunda daha iyi ama hücum konusunda daha kötü oyuncular. Dün akşam Kerem ve Uğur istenilen düzeyde oynadı ve hem orta sahada topa bastılar hem de ilerde çıkınca pozisyon yarattılar. Beşiktaş bu yüzden 90 dakika boyunca sıkıntı yaşadı. Eğer önde oynayan 3'lü Uğur ve Kerem'e ayak uydursaydı maçtan kesin puan alırlardı. Aslında şu haliyle bile Medical Park Antalyaspor net 7 fırsat yakaladı. Fakat bazen Cenk bazen de beceriksizlik nedeniyle sonuç alınmadı. Beşiktan sonuç olarak 4.haftayı 9 puanla geçti. Fakat ben Bursaspor maçından sonra yazdıklarımın hala arkasındayım. Beşiktaş sürekli deniyor, kadro oturmadı, takımdaşlık oluşmadı. Geçen sezonda ilk 4 haftada 9 puanları vardı ama ilk yarıyı 5.sırada bitirmişti. Carvalhal'ın yapacak daha çok işi var.
22 Eylül 2011 Perşembe
Spor Toto'da Büyük İkramiye Beşiktaş'a Çıktı
Futbol çok ilginç bir oyun. Dün akşam oynanan Bursaspor-Beşiktaş maçının 87.dakikasına kadar birisi maçı Beşiktaş kazanacak deseydi :) Hadi ordan derdim. Fakat Beşiktaş bir tane duran toptan, bir tane de rakip savunmanın konsantrasyon eksiğinden gol bulup büyük ikramiyeyi cebine koydu.
Futbol virtüözü Sergen Yalçın bir çok kez yorumlarında "Büyük takım kötü oynarken de kazanmalı. Zaten iyi oynarken kazanır" açıklamasını yapmıştır. Haklıdır da sezon içinde bazen özellikle deplasmanda büyük takımlar iyi oynamadan da maç kazanmış ve zirve takiplerini sürdürmüştür. Ancak dün geceki görüntüsüyle Beşiktaş bu kadar kolay kurtulamaz. Açıkcası bu kadar aciz, bu kadar organizasyondan uzak, bu kadar şuursuzca oynayan büyük takım olamaz. Yani koskoca Beşiktaş'ın ( özellikle ilk yarının sonlarında ) 10 kişi kalmış Bursaspor karşısında aciz durumlara düşeceğini gözlerimle görmesem inanmazdım. Sayılarla açıklarsam 65 dakika 10 kişi oynayan Bursaspor hem şutlarda (13-10) hem isabetli şutta (8-4) hemde kornerde (7-5) üstünlük kurdu. Quaresma başta olmak üzere Simao ve Edu takıma hiç katkı sağlayamıyor. Bizim ligimiz gerçekten sert ve zor bir lig. Kafalarında kolay sandıkları bu lig'de artık maç kazanmak çok zor. Dolayısıyla istediklerini yapamayınca sinirlenip takımı da yanlız bırakıyorlar. Aslında Quaresma'nın oyun dışında kalması takımın olumlu top kullanmasında ve paslaşmasında daha faydalı oldu. Sezon başından beri Beşiktaş maçları hakkında yazıyorum. Takım olamadıklarından bahsetmiştim; dün akşam bu açıkca ortaya çıktı. Bekleri ne savunma ne de hücumda çok iyi dedik; Ekrem döküldü, İsmail ise hücumda iyi savunmada yine vasattı. Saçma stoper transferleri yaptı dedik; işte Carlos hoca 2 gol attı diye Sidnei oynatma sevdasına düştü ve İsmail'i öne atıp Egemen'i sol bek yaptı. Quaresma ve Simao gibi 2 büyük kanat oyuncusu var ama sonuca etki etmiyorlar dedik; dün akşam bırak katkı sağlamayı takımı da yanlız bıraktılar. Mustafa Pektemek ve Holosko gibi önemli 2 oyuncu var mutlaka kullanılmalı dedik; Holosko sezonun kaderini değiştirecek bir gol attı. Şimdi artık Beşiktaş'ın bu galibiyete rağmen şapkasını önüne koyup ne yapması gerektiğini düşünmesi lazım. Beşiktaş bu kadro yapısı, bu kafa yapısı ile ilk yarıyı ancak 5.sırada bitirir sonra yine 17'de 17 yapacağız, yok olmadı Türkiye kupasını kazanırız demeye başlar. Benden yazması :)
Futbol virtüözü Sergen Yalçın bir çok kez yorumlarında "Büyük takım kötü oynarken de kazanmalı. Zaten iyi oynarken kazanır" açıklamasını yapmıştır. Haklıdır da sezon içinde bazen özellikle deplasmanda büyük takımlar iyi oynamadan da maç kazanmış ve zirve takiplerini sürdürmüştür. Ancak dün geceki görüntüsüyle Beşiktaş bu kadar kolay kurtulamaz. Açıkcası bu kadar aciz, bu kadar organizasyondan uzak, bu kadar şuursuzca oynayan büyük takım olamaz. Yani koskoca Beşiktaş'ın ( özellikle ilk yarının sonlarında ) 10 kişi kalmış Bursaspor karşısında aciz durumlara düşeceğini gözlerimle görmesem inanmazdım. Sayılarla açıklarsam 65 dakika 10 kişi oynayan Bursaspor hem şutlarda (13-10) hem isabetli şutta (8-4) hemde kornerde (7-5) üstünlük kurdu. Quaresma başta olmak üzere Simao ve Edu takıma hiç katkı sağlayamıyor. Bizim ligimiz gerçekten sert ve zor bir lig. Kafalarında kolay sandıkları bu lig'de artık maç kazanmak çok zor. Dolayısıyla istediklerini yapamayınca sinirlenip takımı da yanlız bırakıyorlar. Aslında Quaresma'nın oyun dışında kalması takımın olumlu top kullanmasında ve paslaşmasında daha faydalı oldu. Sezon başından beri Beşiktaş maçları hakkında yazıyorum. Takım olamadıklarından bahsetmiştim; dün akşam bu açıkca ortaya çıktı. Bekleri ne savunma ne de hücumda çok iyi dedik; Ekrem döküldü, İsmail ise hücumda iyi savunmada yine vasattı. Saçma stoper transferleri yaptı dedik; işte Carlos hoca 2 gol attı diye Sidnei oynatma sevdasına düştü ve İsmail'i öne atıp Egemen'i sol bek yaptı. Quaresma ve Simao gibi 2 büyük kanat oyuncusu var ama sonuca etki etmiyorlar dedik; dün akşam bırak katkı sağlamayı takımı da yanlız bıraktılar. Mustafa Pektemek ve Holosko gibi önemli 2 oyuncu var mutlaka kullanılmalı dedik; Holosko sezonun kaderini değiştirecek bir gol attı. Şimdi artık Beşiktaş'ın bu galibiyete rağmen şapkasını önüne koyup ne yapması gerektiğini düşünmesi lazım. Beşiktaş bu kadro yapısı, bu kafa yapısı ile ilk yarıyı ancak 5.sırada bitirir sonra yine 17'de 17 yapacağız, yok olmadı Türkiye kupasını kazanırız demeye başlar. Benden yazması :)
20 Eylül 2011 Salı
Son Yılların En Garip Sezonuna Hoşgeldiniz!
Başlığımı "son yılların en garip sezonuna hoşgeldiniz" diye attım. Çünkü yaşım itibariyle 88-89 sezonundan öncesini bire bir takip edemedim. Aslında lig tarihinin demek isterdim ama bilmediğim sezonlar hakkında ahkam kesmeyeyim. Açıkcası dün akşam gördükki hafta içi fikstürüne ne oyuncular, ne hakemler ne de taraftarlar hazır değil. Hal böyle olunca ilk 18 haftalık periyotta yani Ocak ayına kadar kimin kimi nerde yeneceği belli olmaz Play-off sistemi, elemeli Türkiye kupası maçları, hafta içi fikstürü, sezon başındaki şike iddiaları ve sadece bayanların takip ettiği maçları ile bu sezon unutulmayacak. Seyircisiz oynama cezasının, dün akşam gibi sadece kadın ve çocukların girebildiği halde çekilmesi bence ilginç ve hoş bir uygulama oldu. Ancak maçı televizyondan izleyenler vuvuzela benzeri bir çığlık bombardımanına tutuldu, bu kısmını düzeltmemiz gerekebilir :)
Maça gelirsek üst üste maç trafiğinde geçen sezondan kadrosunu çok değiştirmeyen, sistemini bozmayan takımlar başarılı olacak. Bu alanda ligin en iyi takımları Fenerbahçe, İ.B.Belediyespor, Manisaspor ve Bursaspor. Fenerbahçe ilk hafta Orduspor'u yenerken iyi oynamamış ama sistemi ile maçı kazanmıştı. Gaziantepspor deplasmanında Alex'in ekstra oyunu dışından maça derbi gibi konsantre olmalarının da katkısıyla kazanmışlardı. Bu 2 maçın ışığında herkes Manisaspor karşısında Fenerbahçe'nin rahat kazanacağını düşünüyordu. Fakat maç hiç de öyle olmadı. Açıkcası Fenerbahçeli oyuncular bugün son 20 dakikalık kısmı atarsak nerdeyse maça gelmemiş gibiydi. Önde oynayan Semih, kaptan Alex, Cristian ve Yobo'nun hiç alışık olmadığımız bir performansı vardı. Manisaspor ise aksine oldukça iyi organize olan, ayağa pas yapan, akıcı oynayan ve golü düşünen bir yapıdaydı. Nizamettin oyun dışında kalıncaya kadar hem şutta (10'a 5) hem topla oynamada (%53'e %47) üstün olan taraf Manisaspor takımıydı. Fenerbahçe ise iyi savunma yaptığı sahasında bir kontra atakta golü bulmuştu. Fakat Manisaspor geçen sezondan beri birlikte oynayan kadrosu ile inat etti ve golünü attı. Murat Erdoğan 7-8 yaş genç olsa transfer sezonunun en gözde isimlerinden biri olurdu :) Fenerbahçe'nin orta sahasını oluşturan 3 kritik isim Emre-M.Topuz-Selçuk üçlüsü, takımı ileri taşıyan Gökhan Gönül'ün yokluğu bir mazeret olabilir ama 10 kişi kalmış Manisaspor karşısında 1-0 öndeyken puan kaybeden takımı Aykut hocanın gözden geçirmesi gerek. Son 20 dakikalık baskıyı yapabilen takımın (hatta golü de buldular ama hakem net golü ofsayt gerekçesi ile vermedi) ilk 70 dakikada olsa olsa mental bir sıkıntısı olduğunu düşünüyorum. Bu sıkıntı maça konsantre olamamak mı?, maçı çantada keklik görmek mi?, yorgunluk mu? artık top Aykut hocada. Ayrıca maç içinde anlayamadığım iki noktada oldu. Bu kadar orta saha eksiği yaşayan Fenerbahçe takımında Sezer ve Stoch neden oynamadı anlayamadım. Orta sahanın kırılgan yapısında çekindiği için olabilir 80.dakikada oyuna Orhan Şam girdi. Açıkcası 80.dakikada yedek kulübesinde oturan kaleci Mert hariç 4 oyuncudan en son oyuna girmeyi düşünen isim Orhan Şam'dır. Ancak oyuna Sezer, Stoch ve Uğur Boral yerine Orhan girdi. Bence Sezer hamlesi son 10 dakika için yapılabilirdi. Stoch ise bu kadar sakat varken oynama şansı bulamıyorsa sanırım devre arasında veya sezon sonunda takımdan ayrılacaktır. Hem Trabzonspor hem de Fenerbahçe karşısında 10 kişi kalmasına rağmen geride gelip puan almayı başaran Kemal Özdeş'i kutlamak lazım. Maçı iyi okuyan ve yerinde değişiklikler yapan Kemal hocanın çizgisini devam ettirmesini diliyoruz.
Maça gelirsek üst üste maç trafiğinde geçen sezondan kadrosunu çok değiştirmeyen, sistemini bozmayan takımlar başarılı olacak. Bu alanda ligin en iyi takımları Fenerbahçe, İ.B.Belediyespor, Manisaspor ve Bursaspor. Fenerbahçe ilk hafta Orduspor'u yenerken iyi oynamamış ama sistemi ile maçı kazanmıştı. Gaziantepspor deplasmanında Alex'in ekstra oyunu dışından maça derbi gibi konsantre olmalarının da katkısıyla kazanmışlardı. Bu 2 maçın ışığında herkes Manisaspor karşısında Fenerbahçe'nin rahat kazanacağını düşünüyordu. Fakat maç hiç de öyle olmadı. Açıkcası Fenerbahçeli oyuncular bugün son 20 dakikalık kısmı atarsak nerdeyse maça gelmemiş gibiydi. Önde oynayan Semih, kaptan Alex, Cristian ve Yobo'nun hiç alışık olmadığımız bir performansı vardı. Manisaspor ise aksine oldukça iyi organize olan, ayağa pas yapan, akıcı oynayan ve golü düşünen bir yapıdaydı. Nizamettin oyun dışında kalıncaya kadar hem şutta (10'a 5) hem topla oynamada (%53'e %47) üstün olan taraf Manisaspor takımıydı. Fenerbahçe ise iyi savunma yaptığı sahasında bir kontra atakta golü bulmuştu. Fakat Manisaspor geçen sezondan beri birlikte oynayan kadrosu ile inat etti ve golünü attı. Murat Erdoğan 7-8 yaş genç olsa transfer sezonunun en gözde isimlerinden biri olurdu :) Fenerbahçe'nin orta sahasını oluşturan 3 kritik isim Emre-M.Topuz-Selçuk üçlüsü, takımı ileri taşıyan Gökhan Gönül'ün yokluğu bir mazeret olabilir ama 10 kişi kalmış Manisaspor karşısında 1-0 öndeyken puan kaybeden takımı Aykut hocanın gözden geçirmesi gerek. Son 20 dakikalık baskıyı yapabilen takımın (hatta golü de buldular ama hakem net golü ofsayt gerekçesi ile vermedi) ilk 70 dakikada olsa olsa mental bir sıkıntısı olduğunu düşünüyorum. Bu sıkıntı maça konsantre olamamak mı?, maçı çantada keklik görmek mi?, yorgunluk mu? artık top Aykut hocada. Ayrıca maç içinde anlayamadığım iki noktada oldu. Bu kadar orta saha eksiği yaşayan Fenerbahçe takımında Sezer ve Stoch neden oynamadı anlayamadım. Orta sahanın kırılgan yapısında çekindiği için olabilir 80.dakikada oyuna Orhan Şam girdi. Açıkcası 80.dakikada yedek kulübesinde oturan kaleci Mert hariç 4 oyuncudan en son oyuna girmeyi düşünen isim Orhan Şam'dır. Ancak oyuna Sezer, Stoch ve Uğur Boral yerine Orhan girdi. Bence Sezer hamlesi son 10 dakika için yapılabilirdi. Stoch ise bu kadar sakat varken oynama şansı bulamıyorsa sanırım devre arasında veya sezon sonunda takımdan ayrılacaktır. Hem Trabzonspor hem de Fenerbahçe karşısında 10 kişi kalmasına rağmen geride gelip puan almayı başaran Kemal Özdeş'i kutlamak lazım. Maçı iyi okuyan ve yerinde değişiklikler yapan Kemal hocanın çizgisini devam ettirmesini diliyoruz.
19 Eylül 2011 Pazartesi
85 Dakika Edu:0 - 33 Dakika Mustafa:1
Beşiktaş uzun bir aradan sonra sahasında ilk lig maçına çıktı. Maccabi maçında taraftarıyla buluşan Beşiktaş bu maçın verdiği moralle sahaya çıktı. Carvalhal bu maçta gösterdi ki sezon boyunca takımda bol bol rotasyon olacak.Sivok yerine Sidnei ile maça başlayan Portekizli stoperinin 2 gol atacağını ve maçı kazandıracağını heralde tahmin etmiyordu. Beşiktaş'ı izleyince bozuk plak gibi hep aynı şeyin tekrar ettiğini görüyosunuz. Quaresma kişisel becerisi ile topu getiriyor, ya orta yapıyor arkadaşına gitmiyor ya orta yapıyor ama golcüler iş yapamıyor yada doğrudan kaleyi deniyor ama sonuç gelmiyor. Quaresma-Simao-Fernandes hatta bunlara İsmail ve Aurelio da katılabilir böyle bir grup top getiriyor ama forvetler sonuç alamıyor. Edu ilk yarıda net fırsatlar yakaladı ama bu seferde golü bulamadı. Böyle kadrosu olan bir takımın tek forvetinin bu kadar kalitesiz olması aklı almaz. Edu şu haliyle Bundesliga'da Nürnberg, Mainz hatta Augsburg'da bile zor oynar. Carvalhal torpilli golcüsü Edu'yu 85 dakika sahada tutarken, 57.dakika (beraberlik golünün de etkisiyle erken girdi)Mustafa Pektemek'i oyuna soktu ve golcü son dakikada işini yaptı. Daha önce de golü iyi kokluyor diye yazdığım Mustafa Pektemek 33 dakikada Edu kadar gol pozisyonuna girdi ve golünü de attı. Sezon başında Beşiktaş muhabirleri idmanlarda duran top çalışıldığından defalarca bahsetmişti. 2006 Dünya Kupası sonrasında yapılan bir araştırma da duran topların futboldaki önemini yine gözler önüne seriyor: Atılan gollerin yüzde 37’si duran toplar neticesinde gerçekleşti. 2010 Dünya Kupası’nda ise atılan toplam 145 golün 41’i, yani yüzde 28,3’ü (penaltı atışları hariç) duran top organizasyonları sonucu oldu. Almanlar başta olmak üzere duran topları iyi kullanan takımlar/ülkeler her zaman başarılı olur. Beşiktaş'ın duran top çalıştığını duyunca helal olsun demiştim. Çalışmanın karşılığı olarak 3 iç saha maçında 4 duran top golü geldi. Hocayı kutlamak lazım. Sonuç olarak Beşiktaş kazandı ama ligin en dökük takımı karşısında bile bu hale düşüyorsa diğer maçlarda ne yapacak? Bu akşam bir kez daha gördük ki kolay maç yok. Banko maç yok. Dolayısıyla yıldızda olsa çözüm Quaresma-Simao ikilisinin takım savunmasına daha çok yardım etmesi ve Mustafa'nın hatta Holosko'nun daha çok dakika almasıyla bulunabilir. Her zaman STOPERİN maçı kurtarmaz.
16 Eylül 2011 Cuma
ALEX'İN 3 YÜZÜ
Fenerbahçe takımını, teknik ekibi ve camiayı alınan 2 galibiyet için kutlamak gerekir. 3 Temmuz sabahında başlayan tramvanın ardından 2 kez sezona hazırlanan, son 1 haftaya kadar hangi lig'de oynayacağı bile belli olmayan, Şampiyonlar ligine katılmamanın üzüntüsü üzerine önemli bazı oyuncuları kaybeden takımın performansı merak konusuydu. Böyle bir ortamda ilk 2 lig maçını kazanmak önemli. Gaziantepspor galibiyetinin bir başka önemi ise ayrılan oyuncuların dışında Emre, Gökhan, Serdar ve Orhan gibi isimlerinde görev yapmamasıydı.Üstüne üstlük Mehmet Topuz da sakatlanıp çıktı. Ancak Uğur Meleke'nin Orduspor maçı sonrası yazdığı gibi Fenerbahçe bu maçta omurgasını bozmayarak kazandı. Omurganın etrafındaki oyuncularda kazanmayı isteyince sonuca gittiler. Omurganın en nadide parçası ise kaptan Alex.
Alex, Fenerbahçe kariyerinin 300.resmi maçına çıkarken 3 farklı yüzünü de Gaziantepspor karşısında sergiledi. İlk golde klasik Alex'in yıllardır seyrettiğimiz sinsi yüzü vardı. Yine gole kadar nerdeyse sahada mı değil mi belli olmayan bir tarzda oynarken sinsice girdiği kale sahasında takipciliğini konuşturup golünü attı. İkinci golde ise hiç görmediğimiz haykıran yüzü vardı. Dar açıdan seken topa öyle bir vurdu ki sanki son 2 ayda yaşadığı stresin acısını toptan çıkardı. Asıl garibime giden ise görmediğimiz bir gol sevinci yaşadı (saçma sapan filelere asıldı, düştü) nerdeyse fileleri tırmaladı Aykut Kocaman'ın taktik değişikliği sonrası yeri değişti. Barcelona'nın oynadığı sol ve sağ kanatta forvetler Messi tek başına ortada sistemini oynamaya başladı. Bu dönemde nefis bir ara pası ile Bienvenu'yu kaçırdı ve penaltıyı kazandırdı. Ancak son 4 yılda hiç kaçırmadığı penaltıyı bu sefer direğe vurdu ve bu sefer şaşkın yüzünü gördük. 300 maçta 155 gol atan Süper Lig'de 124 gole ulaşan Alex hocasını yakalamasına 16 gol kaldı. Ortalaması 0,52 olan Alex bu ortalama ile oynarsa 32 maç sonra yani lig sonunda rekora ortak olacak. Açıkcası rekoru kırmasa da heykeli dikilecek yerin artık seçilmesi gerekiyor.
Son paragrafı Teknik direktör Aykut Kocaman'a ayırdım. Sayın Kocaman gerçekten takdiri hakediyor. Takımı bu kadar hazır hale getirerek, gidenlerin yerini mümkün olduğu kadar en iyilerle doldurarak, İstatistik ve rakip takım analizine bu kadar önem vererek, kafa yorarak ve Dünya futbolundaki gelişmeleri takip edip uygularak birçok yabancı hocaya canlı ders vermektedir.
Alex, Fenerbahçe kariyerinin 300.resmi maçına çıkarken 3 farklı yüzünü de Gaziantepspor karşısında sergiledi. İlk golde klasik Alex'in yıllardır seyrettiğimiz sinsi yüzü vardı. Yine gole kadar nerdeyse sahada mı değil mi belli olmayan bir tarzda oynarken sinsice girdiği kale sahasında takipciliğini konuşturup golünü attı. İkinci golde ise hiç görmediğimiz haykıran yüzü vardı. Dar açıdan seken topa öyle bir vurdu ki sanki son 2 ayda yaşadığı stresin acısını toptan çıkardı. Asıl garibime giden ise görmediğimiz bir gol sevinci yaşadı (saçma sapan filelere asıldı, düştü) nerdeyse fileleri tırmaladı Aykut Kocaman'ın taktik değişikliği sonrası yeri değişti. Barcelona'nın oynadığı sol ve sağ kanatta forvetler Messi tek başına ortada sistemini oynamaya başladı. Bu dönemde nefis bir ara pası ile Bienvenu'yu kaçırdı ve penaltıyı kazandırdı. Ancak son 4 yılda hiç kaçırmadığı penaltıyı bu sefer direğe vurdu ve bu sefer şaşkın yüzünü gördük. 300 maçta 155 gol atan Süper Lig'de 124 gole ulaşan Alex hocasını yakalamasına 16 gol kaldı. Ortalaması 0,52 olan Alex bu ortalama ile oynarsa 32 maç sonra yani lig sonunda rekora ortak olacak. Açıkcası rekoru kırmasa da heykeli dikilecek yerin artık seçilmesi gerekiyor.
Son paragrafı Teknik direktör Aykut Kocaman'a ayırdım. Sayın Kocaman gerçekten takdiri hakediyor. Takımı bu kadar hazır hale getirerek, gidenlerin yerini mümkün olduğu kadar en iyilerle doldurarak, İstatistik ve rakip takım analizine bu kadar önem vererek, kafa yorarak ve Dünya futbolundaki gelişmeleri takip edip uygularak birçok yabancı hocaya canlı ders vermektedir.
15 Eylül 2011 Perşembe
Papatya Falı!!!
Beşiktaş'ın hali tıpkı papatya falı gibi. Bir gün seviyor, bir gün sevmiyor. Eskişehir deplasmanında tabir-i caizse tel tel dökülen Beşiktaş, sahasında oynayınca başka oluyor. Dün geceki iyi görüntüye rakibin katkısı da yadsınamaz.
Maça Eskişehir deplasmanında başlaması gereken 11 ile başlayan Beşiktaş golü de erken bulunca keyif verdi. Neden Eskişehir deplasmanında başlaması gereken 11 dedim? Çünkü hoca Eskişehir'de bir hamleyi hatalı yaptı. 4-2-3-1 oynamak ve Veli Kavlak'tan Guti Hernandez yaratmak gibi bir caba içine girmeseydi sonuç belki farklı olurdu. Çünkü Eskişehirspor deplasmanı zorluk derecesi ve aynı zamanda sertlik derecesi en yüksek 3 deplasmandan biri. Dolayısıyla orta sahada özellikle savunma önünde oynayan isim Fernandes değil Aurelio olmalıydı. Açıkcası hatasını gören hoca bu sefer Fernandes-Aurelio-Necip orta sahası ile 4-3-3 sisteminde maça başladı. Avrupa kupası maçı için doğru bir tercihtir. Semerisini de gördüler.
Bence bu kadro yapısında artık Guti ve Ernst'in forma giyme şansı sadece sakatlık ve cezalıların fazlalığına kaldı. Aurelio asist ve golle süslediği performasıyla, Necip gençliği ve yerli statüsünde oynaması ile Fernandes teknik kapasitesi ile yerlerini garantiledi. Normal şartlarda önde oynayacak isimlerde Simao-Almeida-Q7 olacak. Böylece geride İsmail-Egemen-Sivok-İbrahim Toraman dörtlüsü kalıyor. Şu haliyle tek eksik İbrahim Toraman'ın yerinde iyi bir sağ bek alınması ve İsmail'in alternatifi diyebilirim. Tanju Kayhan hamlesi ve Hilbert-Ekrem Dağ alternatifleri nispeten bu sorunları çözer.Sonuçta bu takım gruptan çıkma şansını sonuna kadar zorlayacaktır. Ancak hala Beşiktaş hakkında fikrim netleşmedi. Ne zaman iyi olurlar ne zaman kötü olurlar tam kestiremiyor.
Son olarak içime dokunan bir noktaya parmak basmak istedim. Şimdi maçın son 33 dakikasında yeni transfer Edu oynadı. Edu son golü attı atmasına da toplamda 15 kez topla buluşmuş, 3 şut atmış. Bu oyuncu 1981 doğumlu yani 30 yaşında. Kariyerine bakıyorum doğru dürüst 30 maç oynadığı sezonu yok. Maçta da gördük ki çok ağır bir oyuncu. Şimdi senin elinde Mustafa Pektemek gibi bir cevher varken önüne Edu gibi bir enkaz neden alınır? Aklım almıyor. Mustafa 1988 doğumlu yani 23 yaşında. Gol vuruşu ve golü koklama yeteneği sayesinde Beşiktaş'a geldi. 2,5 sezonda 70 maç oynayıp 25 gol atmış bir yetenek. Şimdi bu oyuncu Beşiktaş gibi bir takımda 4 dakika oynarsa mı üstüne koyar 33 dakika oynarsa mı? Yahu arkadaşlar sonrada A Milli takımda oynatacak oyuncu bulamıyoruz diyoruz. Efendi oynatmıyorsun ki bulasın.
Maça Eskişehir deplasmanında başlaması gereken 11 ile başlayan Beşiktaş golü de erken bulunca keyif verdi. Neden Eskişehir deplasmanında başlaması gereken 11 dedim? Çünkü hoca Eskişehir'de bir hamleyi hatalı yaptı. 4-2-3-1 oynamak ve Veli Kavlak'tan Guti Hernandez yaratmak gibi bir caba içine girmeseydi sonuç belki farklı olurdu. Çünkü Eskişehirspor deplasmanı zorluk derecesi ve aynı zamanda sertlik derecesi en yüksek 3 deplasmandan biri. Dolayısıyla orta sahada özellikle savunma önünde oynayan isim Fernandes değil Aurelio olmalıydı. Açıkcası hatasını gören hoca bu sefer Fernandes-Aurelio-Necip orta sahası ile 4-3-3 sisteminde maça başladı. Avrupa kupası maçı için doğru bir tercihtir. Semerisini de gördüler.
Bence bu kadro yapısında artık Guti ve Ernst'in forma giyme şansı sadece sakatlık ve cezalıların fazlalığına kaldı. Aurelio asist ve golle süslediği performasıyla, Necip gençliği ve yerli statüsünde oynaması ile Fernandes teknik kapasitesi ile yerlerini garantiledi. Normal şartlarda önde oynayacak isimlerde Simao-Almeida-Q7 olacak. Böylece geride İsmail-Egemen-Sivok-İbrahim Toraman dörtlüsü kalıyor. Şu haliyle tek eksik İbrahim Toraman'ın yerinde iyi bir sağ bek alınması ve İsmail'in alternatifi diyebilirim. Tanju Kayhan hamlesi ve Hilbert-Ekrem Dağ alternatifleri nispeten bu sorunları çözer.Sonuçta bu takım gruptan çıkma şansını sonuna kadar zorlayacaktır. Ancak hala Beşiktaş hakkında fikrim netleşmedi. Ne zaman iyi olurlar ne zaman kötü olurlar tam kestiremiyor.
Son olarak içime dokunan bir noktaya parmak basmak istedim. Şimdi maçın son 33 dakikasında yeni transfer Edu oynadı. Edu son golü attı atmasına da toplamda 15 kez topla buluşmuş, 3 şut atmış. Bu oyuncu 1981 doğumlu yani 30 yaşında. Kariyerine bakıyorum doğru dürüst 30 maç oynadığı sezonu yok. Maçta da gördük ki çok ağır bir oyuncu. Şimdi senin elinde Mustafa Pektemek gibi bir cevher varken önüne Edu gibi bir enkaz neden alınır? Aklım almıyor. Mustafa 1988 doğumlu yani 23 yaşında. Gol vuruşu ve golü koklama yeteneği sayesinde Beşiktaş'a geldi. 2,5 sezonda 70 maç oynayıp 25 gol atmış bir yetenek. Şimdi bu oyuncu Beşiktaş gibi bir takımda 4 dakika oynarsa mı üstüne koyar 33 dakika oynarsa mı? Yahu arkadaşlar sonrada A Milli takımda oynatacak oyuncu bulamıyoruz diyoruz. Efendi oynatmıyorsun ki bulasın.
14 Eylül 2011 Çarşamba
FİRAR ( Bölüm: 2 Sayfa: 28 Gol: Celutska )
Maçtan önce Gasperinin 3-4-3 taktiği ile çıkıp çıkmayacağını düşünürken gazetede okuduğum bir haber fikrimi değiştirdi. Başkan Moratti'nin yeni teknik direktörüne Azizsilin vari bir şekilde dörtlü savunmaya geçmesini ve eski taktiği 4-3-1-2 ile oynamasını istediği söylentileri vardı. Gerçekten de maça Gasperini bu sistemle çıktı. 3-4-3 taktiğine ve son Palermo maçı sonucuna göre kafamda tek farklı bir Inter galibiyeti vardı. (Bu düşüncem de takımın en güvenilir iki isimden biri olan Eto'o ustanın ayrılmış olmasının da büyük etkisi vardır)
Öncelikle şunu belirteyim. Trabzonspor eline geçen bu fırsatı çok iyi kullandı. Çünkü sahada dosdoğru düdük çalan gayet iyi bir hakem, fiziksel olarak rakibinden daha üstün bir Trabzonspor ve son yıllarda yakalanmayacak kadar formsuz bir dev vardı. İlk yarıda kaleye gitmeyi başaramayan ve bireysel hatalardan 2 net gol pozisyonu veren Trabzonspor 2.yarıda ise bambaşka oynadı. Her alanda yardımlaşan, çoğu kez doğru ilk hamlelerde bulunan ve isteyen taraf temsilcimizdi. Tolga Zengin en kritik anlarda 2 iyi hamleyle golleri önledi. Bir kaç maçtır iyi oynayan Halil Altıntop bence bu maçta da başroldeydi. Tekniğini mücadelesi ve tecrübesiyle birleştirdi ve kimi zaman sol kanat savunucusu kimi zaman hücum organizatörü kimi zaman gol ayağı ( atılan golde direkten dönen şutu gibi) olarak hizmet verdi. Diğer göze batanlar Colman ve Zokora oldu. İkili göbeği iyi kapattı ve savunma alanında etkili oynadılar.
Büyük Usta İlker Yasin dizinin reklamını müthiş yaptı. Trabzonspor, Guiseppe Meazza stadından fırsatı tepmedi, 28 numaralı oyuncusu CELUTSKA'nın golüyle 28 yıl sonra FİRAR etti 3 puanı cebe indirdi, TOLGA'ya ZENGİN oldu. Ancaaak bir başka ilki gerçekleştiren ŞL'de ilk grup maçında galip gelen ilk Türk takım olan Trabzonspor güven veren bir temsilcimiz değildir. Deplasmanda D.Kiev'i 2-1 yenip sahasında inanılmaz bir şekilde 2-0 kaybederek elenen, deplasmanda 0-0 berabere kalıp sahasında 1-1 berabere kalarak kupa dışında kalan, adı sanı duyulmamış takımlara son yıllarda boyun eğen Trabzonspor bu galibiyete rağmen gruptan çıkamazsa ŞAŞIRMAYIN.
Öncelikle şunu belirteyim. Trabzonspor eline geçen bu fırsatı çok iyi kullandı. Çünkü sahada dosdoğru düdük çalan gayet iyi bir hakem, fiziksel olarak rakibinden daha üstün bir Trabzonspor ve son yıllarda yakalanmayacak kadar formsuz bir dev vardı. İlk yarıda kaleye gitmeyi başaramayan ve bireysel hatalardan 2 net gol pozisyonu veren Trabzonspor 2.yarıda ise bambaşka oynadı. Her alanda yardımlaşan, çoğu kez doğru ilk hamlelerde bulunan ve isteyen taraf temsilcimizdi. Tolga Zengin en kritik anlarda 2 iyi hamleyle golleri önledi. Bir kaç maçtır iyi oynayan Halil Altıntop bence bu maçta da başroldeydi. Tekniğini mücadelesi ve tecrübesiyle birleştirdi ve kimi zaman sol kanat savunucusu kimi zaman hücum organizatörü kimi zaman gol ayağı ( atılan golde direkten dönen şutu gibi) olarak hizmet verdi. Diğer göze batanlar Colman ve Zokora oldu. İkili göbeği iyi kapattı ve savunma alanında etkili oynadılar.
Büyük Usta İlker Yasin dizinin reklamını müthiş yaptı. Trabzonspor, Guiseppe Meazza stadından fırsatı tepmedi, 28 numaralı oyuncusu CELUTSKA'nın golüyle 28 yıl sonra FİRAR etti 3 puanı cebe indirdi, TOLGA'ya ZENGİN oldu. Ancaaak bir başka ilki gerçekleştiren ŞL'de ilk grup maçında galip gelen ilk Türk takım olan Trabzonspor güven veren bir temsilcimiz değildir. Deplasmanda D.Kiev'i 2-1 yenip sahasında inanılmaz bir şekilde 2-0 kaybederek elenen, deplasmanda 0-0 berabere kalıp sahasında 1-1 berabere kalarak kupa dışında kalan, adı sanı duyulmamış takımlara son yıllarda boyun eğen Trabzonspor bu galibiyete rağmen gruptan çıkamazsa ŞAŞIRMAYIN.
11 Eylül 2011 Pazar
OLMUYOR BEYLER OLMUYOR!!!!
Sezonun ilk haftası Fenerbahçe-Orduspor maçı hariç geride kaldı. İzlediğim 4 maçın sonunda şunu gördüm ki sezona en hazır takım Bursaspor görünüyor. Bursaspor sezonu Avrupa kupası maçları nedeniyle erken açmasının ve disiplinli bir ekibe sahip olmasının faydasını gördü. Açıkcası maçını izlerken ilk dikkat çeken özellikleri yeni transferleri oldu. Kupa maçlarında da etkisini gösteren Alfred N'Diaye geleceğin yıldızlarından biri olacaktır. Tam bizim lige göre bir oyuncu. Ayrıca yeni gelen Basser, Adem Koçak ve bugün oynamayan Sestak takıma büyük güç katacaktır. Forvet hattında oynayan hem Bangura hem de Tagoe ilk intibaa olarak sıradaşı oyuncular değiller ama mutlaka ilerde katkı sağlayacaktır. Şimdi şunu da söylemeden geçemeyeceğim. Sayın Sercan ve Volkan kardeşlerim. N'oldu kaybeden Bursaspor mu oldu? siz mi? Sercan son 20 dakika oynadı. Volkan ilk 11 başladı 2.yarının başında çıktı. İki oyuncu da toplamda net bir tane bile pozisyon bulamadı, ne bir asist ne bir etkili akın yapabildiler. Beyler yerinizi Ertuğrul hoca doldurdu, siz şimdi kazandığınız milyonların hakkını verin de zor durumda kalmayın. Kendinizi geliştireceğinize başka işlerle uğraşınca ülke futbolunun hali de böyle oluyor.
Dört büyüklerden en avantajlı takım Trabzonspor'du. Ancak bordo-mavililer bunu kullanamadı. Çok fırsat kaçtı. Açıkcası yapılan bol transferler ve giden-gelen oyuncu sayısının fazlalığı durumu net biçimde açıklıyor. Maç öncesi yazdığım kayıtta haklı çıkmak gurur veriyor. Beşiktaş'a gelince 10 tane yeni transferden sadece 2 tanesini ilk 11'de oynatan zihniyetin zaten başarılı olması beklenemezdi. Bu transferleri kim yaptı neden yaptı akıl alır gibi değil. Takımın sağ beki yok, sol bek alternatifi yok ama 6 tane stoperi 7 tane kanat oyuncusu var. Kanat oyuncuları dünya çapında ama isabetli ortaları yok, kaleye isabetli şutları yok Hal böyle olunca Eskişehirspor gibi zor bir deplasmanda duvara çarptılar. Hala yok kaptan kim olacak yok Guti neden oynamadı gibi boş işlerle uğraşacaklarına ideal kadroyu hazırlayıp biran evvel "takım olmayı" becermeliler. Bi sözümde Batuhan'a. Aynı Sercan ve Volkan için söylediklerim Batuhan içinde geçerli. Bak arkadaşım attığın golün senin boyunda ve fiziğinde "Dünyada" atabilen oyuncu sayısı bir elin parmakları kadar! Sen bu büyük yeteneği yok etme, Skibbe hocanın kiymetini bil. Kris Boyd gibi bir forvet varken sana şans verdi. Demekki seni oynatacak. Bunu iyi kullan, sen bu ülkenin geleceği olabilirsin
Gelelim Galatasaray'a :) Açıkcası hafta başında dört büyük takımın kadrolarını (tahmini olarak) tahtaya yazınca durumları aşağı-yukarı ortaya çıkmıştı. Galatasaray çok iyi transferler yaptı diye bir görüş vardı ama kadroyu yazınca aslında vasta üstü bir kadroya ulaştıklarını gördük. Fatih Terim 4-3-3 oynamak istiyor ama 4-3-3 için oyuncuların bu sisteme uygun olması lazım. Bu nedenle gazetelerde okuduğumuz "Podolski" ismi taktik tahtasında yazıyordu. Gerçekten Podolski transfer edilse sistemin en nadide parçası olacaktı. Ancak Alman oyuncu gelmedi. Yerine gelen Riera'da 2 gömlek geride bir oyuncu. Dolayısıyla 4-3-3 için Galatasaray'ın kadrosu yeterli değil. Bu nedenle zaten Fatih Hoca, Belediyespor maçında Eboue'yi sol açık oynattı tabiki verim alamadı. Engin Baytar, Sercan ve Riera transferleri Galatasaray için beyhude transferler oldu. Maçı çevirebilecek ( bir Alex, bir Hagi, bir Kewell.. vb ) tarzda bir oyuncusu yok. Oyuna ağırlını koyacak, arkadaşlarını motive edecek bir isim yok. Haliyle Galatasaray'ın işi bu sezonda zor olacak. Son olarak şunu söyleyeyim. Abdullah Avcı'ya helal kere helal olsun Forvet hattında oynayan 3 tane oyuncusu (İ.Akın, İskender ve Tum) kaybettikten sonra kısa zamanda aldığı oyuncular 10 numara. Zaten forvet Pierre Webo'nun ne kadar iyi bir oyuncu olduğunu Mallorca macerasından biliyorduk. Maça sol kanatta başlayan Doka çok etkili bir isim ve böyle devam ederse ligin en iyi transferlerinden biri olacak. Boşnak Visca da hem hızı hem de fırsatcılığı ile çok can yakar. Şimdi Beyler adam 5 sezondur bu lig'de özellikle dört büyüklerin canını okuyor. Her maçı analiz ediyor, araştırıyor, sistemine göre bakın çok önemli sistemine göre uygun oyuncu seçiyor. Takımın dengesini bozmuyor. Siz napıyorsunuz? Aldıklarınıza gereksiz para verirken bir de oynatmıyorsunuz, sonra Can Aratla, Ekremle, Efeyle, Serdarla, Alperle, Simpsonla, Hüseyinle bir takım geliyor puanları kapıp gidiveriyor
Dört büyüklerden en avantajlı takım Trabzonspor'du. Ancak bordo-mavililer bunu kullanamadı. Çok fırsat kaçtı. Açıkcası yapılan bol transferler ve giden-gelen oyuncu sayısının fazlalığı durumu net biçimde açıklıyor. Maç öncesi yazdığım kayıtta haklı çıkmak gurur veriyor. Beşiktaş'a gelince 10 tane yeni transferden sadece 2 tanesini ilk 11'de oynatan zihniyetin zaten başarılı olması beklenemezdi. Bu transferleri kim yaptı neden yaptı akıl alır gibi değil. Takımın sağ beki yok, sol bek alternatifi yok ama 6 tane stoperi 7 tane kanat oyuncusu var. Kanat oyuncuları dünya çapında ama isabetli ortaları yok, kaleye isabetli şutları yok Hal böyle olunca Eskişehirspor gibi zor bir deplasmanda duvara çarptılar. Hala yok kaptan kim olacak yok Guti neden oynamadı gibi boş işlerle uğraşacaklarına ideal kadroyu hazırlayıp biran evvel "takım olmayı" becermeliler. Bi sözümde Batuhan'a. Aynı Sercan ve Volkan için söylediklerim Batuhan içinde geçerli. Bak arkadaşım attığın golün senin boyunda ve fiziğinde "Dünyada" atabilen oyuncu sayısı bir elin parmakları kadar! Sen bu büyük yeteneği yok etme, Skibbe hocanın kiymetini bil. Kris Boyd gibi bir forvet varken sana şans verdi. Demekki seni oynatacak. Bunu iyi kullan, sen bu ülkenin geleceği olabilirsin
Gelelim Galatasaray'a :) Açıkcası hafta başında dört büyük takımın kadrolarını (tahmini olarak) tahtaya yazınca durumları aşağı-yukarı ortaya çıkmıştı. Galatasaray çok iyi transferler yaptı diye bir görüş vardı ama kadroyu yazınca aslında vasta üstü bir kadroya ulaştıklarını gördük. Fatih Terim 4-3-3 oynamak istiyor ama 4-3-3 için oyuncuların bu sisteme uygun olması lazım. Bu nedenle gazetelerde okuduğumuz "Podolski" ismi taktik tahtasında yazıyordu. Gerçekten Podolski transfer edilse sistemin en nadide parçası olacaktı. Ancak Alman oyuncu gelmedi. Yerine gelen Riera'da 2 gömlek geride bir oyuncu. Dolayısıyla 4-3-3 için Galatasaray'ın kadrosu yeterli değil. Bu nedenle zaten Fatih Hoca, Belediyespor maçında Eboue'yi sol açık oynattı tabiki verim alamadı. Engin Baytar, Sercan ve Riera transferleri Galatasaray için beyhude transferler oldu. Maçı çevirebilecek ( bir Alex, bir Hagi, bir Kewell.. vb ) tarzda bir oyuncusu yok. Oyuna ağırlını koyacak, arkadaşlarını motive edecek bir isim yok. Haliyle Galatasaray'ın işi bu sezonda zor olacak. Son olarak şunu söyleyeyim. Abdullah Avcı'ya helal kere helal olsun Forvet hattında oynayan 3 tane oyuncusu (İ.Akın, İskender ve Tum) kaybettikten sonra kısa zamanda aldığı oyuncular 10 numara. Zaten forvet Pierre Webo'nun ne kadar iyi bir oyuncu olduğunu Mallorca macerasından biliyorduk. Maça sol kanatta başlayan Doka çok etkili bir isim ve böyle devam ederse ligin en iyi transferlerinden biri olacak. Boşnak Visca da hem hızı hem de fırsatcılığı ile çok can yakar. Şimdi Beyler adam 5 sezondur bu lig'de özellikle dört büyüklerin canını okuyor. Her maçı analiz ediyor, araştırıyor, sistemine göre bakın çok önemli sistemine göre uygun oyuncu seçiyor. Takımın dengesini bozmuyor. Siz napıyorsunuz? Aldıklarınıza gereksiz para verirken bir de oynatmıyorsunuz, sonra Can Aratla, Ekremle, Efeyle, Serdarla, Alperle, Simpsonla, Hüseyinle bir takım geliyor puanları kapıp gidiveriyor
9 Eylül 2011 Cuma
SÜPER LİG 1.HAFTA DEĞERLENDİRMESİ
Yeni sezon nihayet başlıyor. Popüler deyimle Artık futbol konuşacak :)
İlk hafta maçlarına dolayısıyla sezona şöyle bir bakalım.
Samsunspor-Gençlerbirliği
------------------------------
Ligin yeni takımı Samsunspor sezona teknik direktör değişikliği ile girdi. Geçen sezon Fenerbahçe'yi eleyen Young Boys takımının hocası Vladimir Petkoviç önderliğinde sezona giren Samsunspor çok fazla oyuncu transfer etti. Bu kadar oyuncu transfer etmek hiçbir zaman iyi sonuç vermez. Ayrıca hocanın ligi tanımıyor olması ve ilginç 3-5-2, 3-4-3 sistemleri ile sezon sonunu görmesi bence zor. Ankara ekibi ise genç sezonki kadrosundan Pektemek, Orhan Şam ve Serdar'ı kaybetti yerlerine birkaç sıradan transfer yaptı. Tecrübesi ve özellikle TSYD kupasındaki performansı ile maçta ağır basan taraf Gençlerbirliği. Ancak benim terciğim gollerden yana Popüler bahis: KARŞILIKLI GOL VAR
Eskişehirspor-Beşiktaş
----------------------------
Carvalhal eli sopalı bir teknik adama benziyor. Ancak en son resmi maç olan deplasmandaki Alania maçı hiç iyi sinyaller vermedi. Bireysel olarak çok kaliteli bir takım olan Beşiktaş hala bana kolej takımı havasında olamadıkları hissini veriyor. Michael Skibbe 21 haftalık Galatasaray deneyiminden kendini hücum futbolunu seven bir hoca olarak bize tanıtmıştı. Kadroya dahil olan Kris Boyd, Kamara, Mehmet Yıldız'ın yanında Batuhan, Burhan, Serdar, Pele her an gol yapabilecek seviyede isimler. Beşiktaş için zor bir deplasman olacak. Fakat şansı tuttuğu bir rakiple oynayacaklar ve zemin kış şartlarına gayet güzel olacak dolayısıyla çok atan kazanır :) Bahis: 2,5 GOL ÜSTÜ
Ankaragücü-Mersin İdman Yurdu
----------------------------------
Geçen sezon Beşiktaş karşısında kupa maçında izlediğim (Nurullah Sağlam'ın ilk maçıydı) Mersin İdman Yurdu ile Süper Lig'e çıkmayı garantiledikleri Boluspor maçında izlediğim takım çok farklıydı. Nurullah hoca play-off hesapları yapan takımı yıllar sonra şampiyon yapmıştı. Kadroda Süper Lig tecrücesi olan oyuncular vardı. Yeni sezon öncesi de aynı şekilde hem Süper Lig hem de dört büyükler tecrübesi olan bir sürü oyuncu alındı. Açıkcası yine söylüyorum bu kadar fazla transfer yarar getirmez. Ancak gelen oyuncular arasında Nobre, Zurita, Moritz, Kamanan, İ.Kaş, Hakan Arıkan, Beto, Çağdaş, Amoah gibi isimler var. Gerçekten kaliteli oyuncular. Ankaragücü için durumu herkes biliyor. Bu asırlık çınarı bu hale getirenler aynı zamanda Türk futbolunu da yerin dibine sokanlardır, Allah onlardan razı olsun Ziya Doğan'ın geçen sezon Diyarbakırspor ile yaptıkları ortada. Dolayısıyla bu maç sürprize açık. Ankaragücü çok oyuncu kaybetti ama TFF'deki kadroda Serdar Özkan, Rajnoch, Hürriyet, Güven Varol, Uğur Uçar, Özgür Çek, Theo Weeks, Turgut, Umut Sözen, Ediz, Seecky gibi isimler var. Herkes Mersin galibiyetinden bahsediyor ama Bahisim: PAS GEÇİN HER AN ZİYA DOĞAN ÇIKABİLİR :)
Manisaspor - Trabzonspor
----------------------------
Manisaspor'un başına Hikmet Karaman'ın yerine Kemal Özdeş geldi. Kemal hoca Ümit Milli takımdan ayrılıp geldi. Kendisi zamanında Manisa'da büyük işlere imza atan Ersun Yanal'ın yardımcısıydı. Dolayısıyla kenti ve takımı iyi tanıyor. Sezona en az tranfer yaparak giren ekip Manisaspor. Geçen sezonki kadro korundu sadece Akaminko ve Klukowski eklemeleri yapıldı. Açıkcası bu durum avantaj olabilir. Maddi sıkıntı olduğu söyleniyor eğer bu durum etki etmezse Trabzonspor deplasmanda zorlanır. İki takımın genel istatistiklerine baktığımızda oynanan 10 maçta eşitlik var. Her iki takımda 3'er kez kazanmış 4 maç berabere bitmiş, atılan goller bile eşit 12-12.Dolayısıyla yeni kadrosu henüz oturmamış geçen seneki kilit isimlerini kaybetmiş aynı zamanda hafta içi Şampiyonlar Ligi heyecanı yaşayacak olan bordo-mavi takım puan kaybedebilir. Kaçamak Bahisim: TGS 2-3 GOL
İlk hafta maçlarına dolayısıyla sezona şöyle bir bakalım.
Samsunspor-Gençlerbirliği
------------------------------
Ligin yeni takımı Samsunspor sezona teknik direktör değişikliği ile girdi. Geçen sezon Fenerbahçe'yi eleyen Young Boys takımının hocası Vladimir Petkoviç önderliğinde sezona giren Samsunspor çok fazla oyuncu transfer etti. Bu kadar oyuncu transfer etmek hiçbir zaman iyi sonuç vermez. Ayrıca hocanın ligi tanımıyor olması ve ilginç 3-5-2, 3-4-3 sistemleri ile sezon sonunu görmesi bence zor. Ankara ekibi ise genç sezonki kadrosundan Pektemek, Orhan Şam ve Serdar'ı kaybetti yerlerine birkaç sıradan transfer yaptı. Tecrübesi ve özellikle TSYD kupasındaki performansı ile maçta ağır basan taraf Gençlerbirliği. Ancak benim terciğim gollerden yana Popüler bahis: KARŞILIKLI GOL VAR
Eskişehirspor-Beşiktaş
----------------------------
Carvalhal eli sopalı bir teknik adama benziyor. Ancak en son resmi maç olan deplasmandaki Alania maçı hiç iyi sinyaller vermedi. Bireysel olarak çok kaliteli bir takım olan Beşiktaş hala bana kolej takımı havasında olamadıkları hissini veriyor. Michael Skibbe 21 haftalık Galatasaray deneyiminden kendini hücum futbolunu seven bir hoca olarak bize tanıtmıştı. Kadroya dahil olan Kris Boyd, Kamara, Mehmet Yıldız'ın yanında Batuhan, Burhan, Serdar, Pele her an gol yapabilecek seviyede isimler. Beşiktaş için zor bir deplasman olacak. Fakat şansı tuttuğu bir rakiple oynayacaklar ve zemin kış şartlarına gayet güzel olacak dolayısıyla çok atan kazanır :) Bahis: 2,5 GOL ÜSTÜ
Ankaragücü-Mersin İdman Yurdu
----------------------------------
Geçen sezon Beşiktaş karşısında kupa maçında izlediğim (Nurullah Sağlam'ın ilk maçıydı) Mersin İdman Yurdu ile Süper Lig'e çıkmayı garantiledikleri Boluspor maçında izlediğim takım çok farklıydı. Nurullah hoca play-off hesapları yapan takımı yıllar sonra şampiyon yapmıştı. Kadroda Süper Lig tecrücesi olan oyuncular vardı. Yeni sezon öncesi de aynı şekilde hem Süper Lig hem de dört büyükler tecrübesi olan bir sürü oyuncu alındı. Açıkcası yine söylüyorum bu kadar fazla transfer yarar getirmez. Ancak gelen oyuncular arasında Nobre, Zurita, Moritz, Kamanan, İ.Kaş, Hakan Arıkan, Beto, Çağdaş, Amoah gibi isimler var. Gerçekten kaliteli oyuncular. Ankaragücü için durumu herkes biliyor. Bu asırlık çınarı bu hale getirenler aynı zamanda Türk futbolunu da yerin dibine sokanlardır, Allah onlardan razı olsun Ziya Doğan'ın geçen sezon Diyarbakırspor ile yaptıkları ortada. Dolayısıyla bu maç sürprize açık. Ankaragücü çok oyuncu kaybetti ama TFF'deki kadroda Serdar Özkan, Rajnoch, Hürriyet, Güven Varol, Uğur Uçar, Özgür Çek, Theo Weeks, Turgut, Umut Sözen, Ediz, Seecky gibi isimler var. Herkes Mersin galibiyetinden bahsediyor ama Bahisim: PAS GEÇİN HER AN ZİYA DOĞAN ÇIKABİLİR :)
Manisaspor - Trabzonspor
----------------------------
Manisaspor'un başına Hikmet Karaman'ın yerine Kemal Özdeş geldi. Kemal hoca Ümit Milli takımdan ayrılıp geldi. Kendisi zamanında Manisa'da büyük işlere imza atan Ersun Yanal'ın yardımcısıydı. Dolayısıyla kenti ve takımı iyi tanıyor. Sezona en az tranfer yaparak giren ekip Manisaspor. Geçen sezonki kadro korundu sadece Akaminko ve Klukowski eklemeleri yapıldı. Açıkcası bu durum avantaj olabilir. Maddi sıkıntı olduğu söyleniyor eğer bu durum etki etmezse Trabzonspor deplasmanda zorlanır. İki takımın genel istatistiklerine baktığımızda oynanan 10 maçta eşitlik var. Her iki takımda 3'er kez kazanmış 4 maç berabere bitmiş, atılan goller bile eşit 12-12.Dolayısıyla yeni kadrosu henüz oturmamış geçen seneki kilit isimlerini kaybetmiş aynı zamanda hafta içi Şampiyonlar Ligi heyecanı yaşayacak olan bordo-mavi takım puan kaybedebilir. Kaçamak Bahisim: TGS 2-3 GOL
6 Eylül 2011 Salı
KISA MASAJ: "Penaltıcın Kadar Konuş"
Son 2 maçta 2 penaltı kaçırdık. Bu penaltılar maç 3-0, 4-0 gibi farklı sonuçlarla öndeyken değil tam ihtiyacımız olduğu dönemlerdeydi. Atışlardan birini Burak Yılmaz, diğerini Arda Turan kullanamadı.
Şimdi bu oyuncular penaltıları atamadı diye onlara bayağı yükleniyoruz. Yükleniyoruz da sanki Süper Lig'de tüm penaltıları yerliler atıyor. Arkadaş Fenerbahçe'nin penaltıcısı Alex (konunun uzmanı), Galatasaray'ın penaltıcısı Baros, Beşiktaş'ın genelde Guti sonralarda Simao o da olmadı Quaresma, Trabzonspor da ise Colman geçen sezonun sonlarına doğru Burak Yılmaz, Bursaspor da geçen sezon kaleci Ivankov bu sezon Vederson, Kayserispor'da Cangele Hal böyle olunca milli takıma giden yerli oyuncuların penaltı tecrübesi düşüyor.
Arda'nın istatistiklerine baktım. Kariyerinde sadece 4 penaltısı var. Bunlardan 2 tanesi zaten seri penaltı atışları kalan 2 tanesi maç içinde ve Arda bu atışların 2 tanesini de kaçırmış durumda. Burak Yılmaz ise geçen sezon Süper Lig'de 3, bu sezon Milli takımda 1 tane kullanmış yine 2 tanesini kaçırmış. Dolayısıyla penaltı konusunda çokta iyi değiller. Artı bence Arda Turan zaten gol vuruşu çok iyi olan bir oyuncumuz değil. Bu konuda çalışması lazım zaten gol vuruşu da üst düzey olsa heralde Madrid'in diğer tarafında olurdu :)
Sonuç itibariyle kaçan penaltı bence sonucu değiştirmedi. Çünkü kazansak bile en iyi ikinci olmamız %10 gibi. Grubu 2.sırada bitirememe ihtimali de %10 gibi. Ama kaçan penaltı bize Şahan'ın reklamındaki gibi Kısa Masaj olur inşallah. Nitelikli oyuncu yetiştirme (özellikle golcü) konusuna eğilip sadece kuru cesaret değil soğunkanlılıkla işi bitirme eğitimi vermeliyiz. Gençlere güvenip şans vermeliyiz. Bakınız İsviçre (geceyi 3-1 galibiyetle kapattılar 3 golü de 19 yaşındaki Xherdan Shaqiri attı)
Şimdi bu oyuncular penaltıları atamadı diye onlara bayağı yükleniyoruz. Yükleniyoruz da sanki Süper Lig'de tüm penaltıları yerliler atıyor. Arkadaş Fenerbahçe'nin penaltıcısı Alex (konunun uzmanı), Galatasaray'ın penaltıcısı Baros, Beşiktaş'ın genelde Guti sonralarda Simao o da olmadı Quaresma, Trabzonspor da ise Colman geçen sezonun sonlarına doğru Burak Yılmaz, Bursaspor da geçen sezon kaleci Ivankov bu sezon Vederson, Kayserispor'da Cangele Hal böyle olunca milli takıma giden yerli oyuncuların penaltı tecrübesi düşüyor.
Arda'nın istatistiklerine baktım. Kariyerinde sadece 4 penaltısı var. Bunlardan 2 tanesi zaten seri penaltı atışları kalan 2 tanesi maç içinde ve Arda bu atışların 2 tanesini de kaçırmış durumda. Burak Yılmaz ise geçen sezon Süper Lig'de 3, bu sezon Milli takımda 1 tane kullanmış yine 2 tanesini kaçırmış. Dolayısıyla penaltı konusunda çokta iyi değiller. Artı bence Arda Turan zaten gol vuruşu çok iyi olan bir oyuncumuz değil. Bu konuda çalışması lazım zaten gol vuruşu da üst düzey olsa heralde Madrid'in diğer tarafında olurdu :)
Sonuç itibariyle kaçan penaltı bence sonucu değiştirmedi. Çünkü kazansak bile en iyi ikinci olmamız %10 gibi. Grubu 2.sırada bitirememe ihtimali de %10 gibi. Ama kaçan penaltı bize Şahan'ın reklamındaki gibi Kısa Masaj olur inşallah. Nitelikli oyuncu yetiştirme (özellikle golcü) konusuna eğilip sadece kuru cesaret değil soğunkanlılıkla işi bitirme eğitimi vermeliyiz. Gençlere güvenip şans vermeliyiz. Bakınız İsviçre (geceyi 3-1 galibiyetle kapattılar 3 golü de 19 yaşındaki Xherdan Shaqiri attı)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)